Köylü Efendisinin Kölesidir
Hayır yanlış yazmadım Mustafa Kemal Atatürk’ün “Köylü Milletin Efendisidir” sözünü…
Köylüden kastettiğim hayvancılık ile tarım ile meşgul olan, ekmeğini bu işlerden sağlayan kişidir.
Köylünün ekmeği şimdilerde artık dilime, hatta lokmaya dönmüş durumdadır.
Tam mahsulün toplama döneminde fiyatlar afaki artmasın bahanesi ile yurt dışından getirilen ürünler için uygulanan gümrük vergisinin ve kotanın azaltılarak mahsul fiyatlarının üreticinin maliyeti seviyelerinde seyretmesi,
Et fiyatları düşsün diye devletin kendi eli ile yurt dışından ne olduğu belirsiz hayvan ve et ithal etmesi, ithalatçılara kontrolsüz olarak müsaade edilmesi,
Fındık, Çay gibi mahsullerin tavan fiyatlarının devlet tarafından belirlenmesi ama taban fiyatına dokunulmaması,
…gibi uygulamalar sırtından ter akan üreticiyi zor durumda bırakırken, hiç çaba sarf etmeden üreticiden ürünü alıp pazarlamasını yapan aradaki tüccara bol kazanç fırsatı vermektedir.
Yani seçilmişin yalakası olanın eline, hiç bir emek sarf etmeden “benim dediğim fiyattan verdin verdin… vermedin; ben de yurt dışından getirileni alırım” diye koz vermektedir, her gün sabah namazından akşam karanlığına kadar tek geçim kaynağı olan malına evladı gibi bakan sırtı kambur, beli iki büklüm, eli ayağı nasır tutmuş köylüme karşı.
Yani köylü; kendi eli ile seçmiş olduğu efendisinin kölesi haline gelmektedir.
Demirağlarla üreticinin üretim yerlerine ulaşılıp ürünün talep gördüğü piyasalara üreticinin kendi ulaşımı sağlansa,
Üreticiye nakliye için yakıt desteği verilse de ürünün talep gördüğü piyasalara üreticinin kendi ulaşımı sağlansa,
Ya da devlet; ürünün pazarını oluşturmuş olsa da eskiden olduğu gibi kendi kurumları ile ürünü alıyor olsa bir kısmını bulmuş olduğu pazarlarda satsa bir kısmını da zor zamanlar için depo etse…
Olur mu canım; olmaz!
Tüccar emek sarf etmeden kat kat kazanacak ki o da kazandığının hatırı sayılır kısmını kendisine o kadar kazandıran efendisinin cebine akıtabilsin.
Ama Allah korusun ülkemizde bir savaş çıktı mı o efendi geçinenler korunaklı deliklerine girer, emek sarf etmeden kazanan tüccar yurt dışına kaçar, ülkeyi kurtarmak ise yine köylüye kalır.
Halbuki köylüm kazansa da devlet O’ndan vergisini alsa olmaz mı?
İçinde bulunduğumuz konum itibari ile adeta Tarım ve Hayvancılığın cenneti olan ülkemizde hormonlu, inorganik, yurt dışından getirilmiş ürünleri yemek ağrıma gidiyor…
Çalışkan Köylü’nün içine düşürüldüğü kölelik durumu ağrıma gidiyor…
Emekçinin, emeğinin karşılığını, alnının teri kurumadan alması gerekirken anasının ağlaması ağrıma gidiyor…
Akıllan eyy sırtı kambur, beli iki büklüm, eli ayağı nasır tutmuş, alnı sel gibi ter köylüm; sen her cefasını çekerken, koltuğunda hiç zahmet çekmeden, seni köle gibi karın tokluğuna kullananların kölesi olma.
Çünkü sen milletin efendisisin!