Nasip ise Gidersin Verirsin Veya Alırsın
Evde arta kalan yiyecekleri çöpe atmıyoruz. Ne de olsa nimet!
Çöpe atmak yerine dışarda yaşayan ve en çok karşılaştıklarımız kedi, köpekler, kuş olmak üzere hayvanlara vermek üzere ayırıyoruz.
Geçen akşam yine eşim yemeklerden arta kalan yiyecekleri hayvanlara vermek üzere hazırlamıştı, bende dışarıya bırakacaktım…
O anda eşime dedim ki;
- Eve gelirken marketin kapısında bir kedi gördüm, başını ve boynunu okşadım (hayvanları sevmeden duramam), inşallah oradadır da o da nasiplenir.
Hayvanlara verilmek üzere eşimin hazırladığı yiyecek karışımını elime aldım, dışarı çıkmak üzere kapıyı açtım ki ne göreyim!
O bahsettiğim kedi kapı eşiğinin hemen üzerinde yatıyor.
Eşimi çağırdım hemen…
- Bak dedim,
- Yiyecekten nasiplenmesini istediğimiz kedi nasibini almaya kendisi gelmiş!
Kedinin başını falan okşadık, sonra da kendisi almak üzere geldiği nasibi benim elimde, kedi ile birlikte dışarı çıktık, müsait bir yere koydum kedinin nasibini.
Kedi başını eğmiş yemeğini afiyetle yerken biraz süre onu izledim.
- Şu işe bak? dedim kendi kendime;
- Biz nasiplensin diye düşünüyorduk, o kendisi nasibi almak üzere bize geldi.
Belki bana fark ettirmeden beni takip etmişti ve kapının altından dışarı sızan sıcaklığı hissedip ısınmak için orada kalmıştı, belki de eşiğin üzerindeki paspasın yumuşaklığını hissedip rahatça uyumak istemişti… sebebini Allah bilir!
Bir gerçek vardı: Kedi oradaydı ve nasibine gelmişti, biz nasibini vermiştik o ise nasibini almıştı.
Kıssadan hisse:
Verdiğin nasibi olanadır.
Gelirse; nasibi olduğu içindir.
Aldığın senin nasibindir.
Gidersen; nasipse senindir.