Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyeti ilan etmeyebilirdi!

Trablusgarp’ta, Balkanlar’da, Kafkasya’da, Çanakkale’de…

Hatta Kurtuluş Savaşı verilirken…

Yani Osmanlı İmparatorluğu sınırlarının dört bir yanında savaş varken…

Sanki savaş; atalarından miras kalan toprakları savunmak için değilmiş gibi,

Sanki şehit veya gazi olanlar kanlı canlı insan değilmiş gibi lay lay lom eğlencelere devam ediyordu Osmanlı Hanedanı…

Siz olsanız, siz vatanı kurtarmak için en olumsuz şartlarda mücadele ederken, hakkınızda, görüldüğü yerde idam edilsin fermanları yayınlayan, Kurtuluş Savaşı esnasında yakaladıkları vatanseverleri zindanlara tıkan Osmanlı Hanedanı’na, buyurun efendim burası sizin atalarınızın toprağı; rahat eğlenmenize devam edin der miydiniz?

Çanakkale Kahramanı, Kurtuluş Savaşı Lideri olarak bütün dünya saygıyla önünde eğilmişken,

Yasama Yürütme Yargı erkini tek elinde bulundururken…

Bütün bunların saldığı korku ve gücü ile kendini padişah ilan edebilirdi değil mi?

Kendini halife de ilan edebilirdi?

Ama yapmadı.

Devletin baki olduğu, baki olması gerektiği…

Bir şahsa veya zümreye ait olmadığı,

İçindeki bütün bireyler ile birlikte devlet olduğu,

Herkesin eşit haklara sahip olduğu düşüncesi ile

Ve hatta devlet idaresinde bile en iyilerin yer alması için Cumhuriyeti devletin yönetim şekli olarak benimsedi,

Benimsetti.

Her şeyi bildiklerine inanan adamların verdiği kararların, Türkiye’miz için nelere mal olduğunu bizzat görmüyor muyuz?

Günden güne,

Savaş ve sonrasında yaptıklarının haklılığı,

Tarihi bilmeden hareket eden cahillerin yüzüne tokat gibi çarpan Mustafa Kemal Atatürk ve Savaşlarda ve sonrasında her alanda vatan için mücadele etmiş tüm kahramanlarımızın ruhu şad olsun.

Mustafa Kemal Atatürk’e şükran borçluyuz. Ve bizde Anıtkabir’de Mustafa Kemal Atatürk’ü hem oğlumuza anlattık hemde Mustafa Kemal Atatürk’e şükranlarımızı sunduk.