Türkiye, Hayvan İthalatı, Şarbon, Hayvancılık Bakanlığı
Türkiye hayvan konusunda kendi kendisine yeten bir ülkeydi,
Türkiye kendi hayvanını kendisi yetiştiren bir ülkeydi,
Türkiye kendi yetiştirdiği hayvanın sütünden, derisinden ve en sonunda etinden faydalanan bir ülkeydi.
Türkiye mutfağı; kahvaltı, öğle yemeği, akşam yemeği ile ete dayalı dünyanın en geniş yemek yelpazesine sahip ülkesiydi.
BİTTİ.
Buraya kadar biliyoruz?
Ben daha da tehlikeli bir durumdan bahsedeceğim;
Canlı hayvan ve/veya et ithal etmeye başladık;
Şarbon çıktı,
Et yiyen birisinin vücudundaki belirtilerden anlaşıldı,
Et ve Süt kurumu tarafından kesilmişti,
Ne kadar kesilmişti nereye nakledilmişti bilinmiyor,
Hayvanlar Ankara’daki bir çiftlikte tutuluyorlardı,
Ankara’da liman olmadığına göre kara yolu ile nakledilmiş olmalıydılar,
Limanlardan,
Brezilya’dan, Arjantin’den, Sırbistan’dan gemiler ile gelen hayvancağızlar.
Eeeee ne çıkaracağız buradan diyebilirsiniz?
Kontrol yok,
Hastalık insanda belirtileri çıkmadan önce, hayvanlar limana ayak basıp karaya çıkmadan önce, ülkemin yetiştirdiği değerli sağlık ve hayvancılık uzmanları tarafından kontrol edilmeliydi.
Allah akıl vermiş,
Ama Türkiye’de kullanan kim?
Bizim Allah’ımız var,
Her şey Allah’a emanet.
Ama Allah’a bu kadar güvendiklerini vatandaşa söyleyenlerin çevresindeki aşılamaz güvenlik kalkanı neden var?
Yemeklerinin neden birileri önceden önceden tadımlıyor?
Bir düşünün bakalım.