Yalancı Balıkçıl ile Yengeç
Bir balıkçıl kuşu, balığı bolca olan bir kamışlıkta kendine yuva yapmış. Orada uzun süre rahat bir şekilde yaşamış. Fakat zamanla ihtiyarlamış, artık avlanamaz hâle gelmiş ve açlık nedeniyle bitkin düşmüş. Bir gün üzüntülü üzüntülü oturmuş bir çare düşünürken yanına yengeç gelmiş ve balıkçıla şöyle sormuş: “Ey kuş, neden bu kadar üzüntülü ve tasalısın?” Balıkçılın cevabı şöyle olmuş:
– “Ben üzülmeyeyim de kimler üzülsün? Uzun zamandır burada bulunan balıklardan avlanarak yaşamımı sürdürüyordum. Fakat bugün şuradan geçen iki avcı gördüm, biri ötekine: “Burada ne çok balık varmış, önce buradakileri avlamayalım mı?” diye sordu, öbürü: “Ben ileri tarafta daha çok balık gördüm, avlanmak için önce oradan başlayalım, orasını bitirince buraya gelir, bu balıkları da bitiririz” diye cevap verdi. Bu konuşmaları duyunca anladım ki o iki avcı oradaki balıkları bitirince bu kamışlığa gelecekler ve burada yani benim yuvamda bulunan balıkları avlayacaklar. Bu durum benim mahvolmam demek, hayatımın sona ermesi demektir.”
Yengeç, balıkçılla konuşması biter bitmez balıkların sürüsüne giderek durumu bildirmiş. Bu büyük haber karşısında şaşkına dönen balıklar, istişare etmek için balıkçılın yanına gelmiş ve ona şöyle demişler:
– “Ey balıkçıl, bize bir yol göstermen için sana geldik. Biliriz, sen bizim düşmanımızsın fakat akıllı kimse düşmanı ile de olsa istişareyi terk etmez.” Balıkçıl:
– “Şu an ben de sizin gibi tehlikedeyim. Benim avcılarla boğuşmaya takatim yok. Yapabileceğim tek şey buraya yakın olan, büyük suları ve kamışlığı bulunan bir göle gitmektir. Size de tavsiyem gücünüz yeterse oraya gitmenizdir. Böylelikle canınızı kurtarmış olursunuz.
Bu fikri hemen benimseyen balıklar tüm düşmanlığı unutmuşlar ve şöyle demişler:
– Diğer göle gitmemiz için sen bize yardım edebilirsin, bu iyiliği ancak sen yapabilirsin.
Bunun üzerine balıkçıl güya diğer göle götürmek maksadıyla her gün iki balığı almaya, onları bir tepenin üzerine götürünce ise afiyetle yemeye başlamış. Nihayet bir gün yine iki balığı taşımak için gelmiş, bu sırada yengeç balıkçılın yanına yanaşıp şöyle demiş:
– “Bu söylentiler beni de korkuttu. Burası iyice ıssızlaştı, yalnızlıktan ürktüm, ey kuş beni de o göle götürüver.”
Balıkçıl yengeci kaptığı gibi uçmuş, bir süre sonra balıkçılın balıkları yediği tepeye yaklaşmışlar. Yengeç orada balıkların kılçıklarını toplu hâlde görünce ne olup bittiğini anlamış. O an kendi kendine düşünmüş: “Kişi, helak olacağını anladığında, derhal hayatını ve onurunu korumak için kendini müdafaa etmelidir. İyi dövüşmeyi bilsin veya bilmesin, yine de bu durumda çabalaması gerekir.” Yengeç çengelleriyle balıkçılın üzerine abanarak onu sıkmış ve
öldürmüş.
…
Bu hikâye ne güzel bir gerçeği gözler önüne seriyor; kendini akıllı sanan yalancı, aslında sadece kendini kandırmaktadır. Yalan dolanla elde edilmeye çalışılan kazanç, kişiyi felaketin en kötüsüne sürükler.
Beydeba tarafından yazılmıştır.