Dağa militan çıkarıyorlar

Doğuda çocuklar dağa kaçırılıyor,

PKK terör örgütüne asker olacaklar,

Analar babalar kardeşler feryat figan bağrışıyor,

Peki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne yapıyor,

Yapması gerekeni yapmıyor!

Yapması gereken ne mi?

Türkiye Cumhuriyeti’nin tamamını vücudumuz olarak ele alalım.

Vücudumuza hastalık musallat oldu diyelim?

Türkiye Cumhuriyeti’nin özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki hastalığı yıllardır PKK denilen ayrılıkçı terör örgütü.

Ne yapıyoruz vücudumuzdaki hastalığın geçmesi için? Kendi geçsin diye öylece oturup bekliyor muyuz, hastalık ile fısır fısır anlaşma mı yapıyoruz; orada kal ama beni rahatsız etme sana dokunmayacağım mı diyoruz?

Boş durmuyoruz, çünkü şunu biliyoruz; bir organda meydana gelen bir maraz vücudumuzun tamamını etkisi altına alıyor ve gündelik yaşantımızı kötü yönde etkiliyor.

Öncelikle hastalığın vücudumuzda nerelerde hüküm sürdüğünü belirliyoruz değil mi, işin dalının uzmanına gidiyoruz, hastalığa sebep olan faktörü araştırıyoruz; çeşitli kontrollerden geçip, tahliller yaptırıyoruz, bakterimi, virüs mü, genetik bir rahatsızlık mı?… Tespitinden sonra eğer hastalık yayılmacı bir politika izliyorsa onu o bölgeden başka bölgelere yayılmasını engellemek ve orada imha için vücudumuzun savunma sitemine destek için tedavi ve ilaçlar falan alıyoruz, yeri geliyor koca karı yöntemlerine başvuruyoruz.

PKK terör sorunu allem edildi kallem edildi kendisine ayrılmış karantina bölgesi içerisinde tam kellesine öldürücü darbe vurulacakken, teşhis raporları üzerinde oynandı tedavisi değiştirildi ve böylece ileride her tür hastalığa sebebiyet verecek bakterinin, virüsün vücuda girişi için kapısı ardına kadar açıldı.

Çünkü PKK ile önceki teşhis HIVdi yani PKK terör örgütü AIDSdi savunma zafiyetine sebep oluyordu.

Önceki tedavisi sonuç vermişken, değiştirilen tedavi yöntemi ile artık yabancı istilacılar için açık bir kapıydı ve girenlerin ekmeğine yağ ve bal sürülüyordu artık sorun PKK sorunu olmaktan çıkmış Kürt sorunu haline gelmişti.

Hâlbuki o bölge insanı Anadolu coğrafyasının vazgeçilmez sağlıklı bir parçasıydı. Hiçbir sorunumuz yoktu.

Hastalık önce dağda mağaralardaydı, köylere indiler yakıp yıktılar, şehirlere yayıldılar siyasallaştılar, şimdi ülkenin tamamındalar yani kangren hale getirildi.

Her şey için çok mu geç kalındı?

HAYIR

Daha vücudumuzun kalbi var olduğu ilk günkü gibi tıkır tıkır atmaya devam ediyor.

Sadece vücudumuzda beynimiz Alzheimer olmuş; geçmişini hatırlamıyor.  Ama tedavisi mümkün ya da riski göze alıp nakil beyin naklini gerçekleştireceğiz, ondan sonra eğer beynimiz ile birlikte vücudumuzun diğer tüm organlarını hastalığı vücudumuzun bir hücresinde dahi bırakmayacağımız şeklinde ortak karara varırsak ve tedaviye geçersek eskisinden daha iyi bir şekilde sağlıklı, bütün organları bir biri ile barış içerisinde çalışan bir vücuda, Türkiye Cumhuriyetine kavuşabiliriz.

Vücudum gözleri, hüzünden değil, sevinçten yaşarmalı.