Tarihteki En Tuhaf Ölüm Sebepleri
Azrail, Allah tarafından canlıları öldürme görevi kendisine verildiğinde Allah’ a sorar; “ben senin verdiğin canı nasıl alırım” diye,
Haklıdır da; Şeytan melek olmasına rağmen kötü olarak anılıp melek dahi denmezken, Azrail can alarak ondan hiçte aşağı kalmayan kötü bir melek olarak nam salacaktır!
Allah O’ na der ki; “ben ölümlere öyle bir sebep bulurum ki; kimse canın alınmasının senin elinden olduğunu bilmez”
Aşağıdaki tuhaf ölümleri okuyunca bunu daha iyi anlayacaksınız.
– 1985 yılında, New Orleans’lı cankurtaranlar, hiç kimsenin boğulmadığı sezonu kutlamak için bir parti düzenlediler. Parti sona erdikten sonra, konuklardan 31 yaşındaki Jerome Moody, havuzun dibinde ölü bulundu. Bu duruma “kader”den daha iyi bir açıklama getirilemez herhalde, zira Moody’nin boğulduğu partide görevli olan 4 cankurtaran, partide eğlenenler arasında da 100’ün üzerinde cankurtaran bulunmaktaydı.
– Robert Williams, “bir robot tarafından öldürülen ilk insan” ünvanının sahibi. Williams, 25 Ocak 1979 yılında, Ford fabrikasında çalışırken bozulan bir robot kolunu onarmaya çalışırken, tekrar çalışır hale gelen kolun kafasına vurduğu darbe ile hayatını kaybetti. Robotlar tarafından öldürülen ikinci insan ise Kenji Urada adlı Japon mühendisti. Kenji, Kawasaki fabrikasında, onarmaya çalıştığı bir robotun mekanik kolu tarafından öğütme makinesine itilerek ölmüştü.
– 2006 yılında Mariesa Weber’in ailesi, kızlarının kaybolduğu iddiasıyla polise başvurdu. İki hafta sonra, Weber’in cesedi, evdeki kitaplığın arkasında, başaşağı sıkışmış halde bulundu. Weber’in televizyon kablosunu takmaya çalışırken düştüğü tahmin ediliyor.
– 2006 yılında, ünlü Avustralyalı vahşi yaşam uzmanı, “timsah avcısı” Steve Irwin, bir vatoz balığının iğnesiyle onu kalbinden sokması sonucu hayatını kaybetti.
– 67 yaşındaki İngiliz Betty Stobbs, 1999 yılında koyunlarını beslemek amacıyla motosikletinin arkasına bir balya ot bağladı. Ancak koyunları çok aç olsa gerek, balyaya birden saldırarak, Stobbs’un 30 metrelik taş ocağı çukuruna düşmesine sebep oldular. Stobbs bu düşüşten sağ kurtulsa da, üzerine düşen motosikletinden kaçamayınca hayatını kaybetti.
– 1991 yılında, 57 yaşındaki Tayvanlı Yooket Paen, çiftliğinde yürürken bastığı bir inek pisliği yüzünden ayağı kaydı, düşmemek için tutunduğu elektrik kablosundan cereyana kapılarak hayatını kaybetti. Bu trajik olayı komşulara göstermek isteyen 52 yaşındaki kardeşi Yooket Pan, aynı şekilde düşer gibi yapıp, elektrik kablosuna tutununca, aynı şekilde hayatını kaybetti.
– Christo ve Jeanne-Claude adlı iki sanatçı, 1991 yılında California ve Japonya’ya dev şemsiyeler kurmuşlardı. 6 metre yüksekliğinde ve 8.7 metre genişliğindeki bu şemsiyelerden biri, kurulduktan iki ay sonra, şiddetli rüzgarın etkisiyle yerinden çıkıp, Lori Rae Keevil-Mathews adlı 33 yaşındaki bir turistin üzerine devrilerek ölümüne neden olmuştu. Olay sonrası şemsiyeler hemen toplanmaya başlanmış, ancak Japonya’daki şemsiyelerin sökülmesi sırasında vinç operatörü Masaaki Nakamura, vincinin kolu 65.000 voltluk gerilim hattına takılınca hayatını kaybetmişti.
– İngiliz profesyonel güreşçi Mal “King Kong” Kirk, 1987 yılının Ağustos ayındaki maçın son dakikalarında, rakibi Shirley “Big Daddy” Crabtree’nin “Göbek Vuruşu” hareketi sonucu hayatını kaybetmişti. Crabtree’nin, “Göbek vuruşu” yukarı aşağı zıplayarak, göbeğini rakibine vurması hareketinin adıydı. Kirk, aldığı darbenin ardından kalp krizi geçirerek hayata veda etti.
– 1924-1987 yılları arasında yaşayan komedyen Dick Shawn, bir gösterisi sırasında politikacıları taklit ederken “sizi yüz üstü bırakmayacağım” dedikten sonra, sahneye yüzüstü uzanmıştı. Önce bunu gösterinin bir parçası sanılmış, bir süre sonra Shawn ayağa kalkmayınca tiyatro çalışanları devreye girip, Shawn’ın öldüğünü açıklamışlardı.
– Amerikalı oyun yazarı Tennessee Williams, 1983 yılında içki içtiği şişenin tıpasının boğazına kaçmasıyla boğularak ölmüştü.
– 1982 yılında, 27 yaşındaki David Grundman, ateş ettiği devasa kaktüsten kopan parçanın altında kalarak ölmüştü.
– Aktör Vic Morrow, Twilight Zone: The Movie filminin çekimleri sırasında özel efekt patlamalarının çekimde kullanılan helikopteri kontrolden çıkarmasıyla, helikopter pervanelerince parçalanmıştı. Korkunç olayda iki de çocuk aktör hayatını kaybetmişti.
– Evlerindeki hiçbir eşyayı atmayan ve özellikle gazeteleri biriktiren iki kardeş olan Homer ve Langley Collyer, bu takıntıları sebebiyle hayatlarını kaybettiler. 1947 yılında, polise gelen bir telefonda Collyer’lerin evinde bir ölü olduğu bildirildi. Daha sonra evi araştıran polis, Homer Collyer’in cesedini buldu, ancak kardeşi Langley hiçbir yerde görünmüyordu. 2 hafta sonra, evden yaklaşık 100 tonluk çöp çıkarıldıktan sonra durum açıklığa kavuştu. Langley, gazete yığınlarının altından sürünerek felçli kardeşine yemek götürmeye çalışırken kendi kurduğu bir bubi tuzağına yakalanarak ölmüş, kardeşi de bir kaç gün sonra açlıktan hayatını kaybetmişti.
– “Modern dansın anası” olarak tanınan Isadora Duncan, 1927 yılında, kendisi kadar meşhur eşarbı, bindiği otomobilin lastiğine dolanınca boğularak öldü.
– Ray Chapman adlı beyzbol oyuncusu, 6 Ağustos 1920’de, New York Yankees’e karşı oynarken hayatını kaybetmişti. Yankees oyuncusu Carl Mays’ın attığı top Chapman’ın kafatasını kırarak, ölümüne sebep olmuştu.
– 1869-1916 yılları arasında yaşayan Rus Grigori Rasputin ölüm konusunda oldukça deneyim kazanmıştı. İlk olarak 10 kişiyi öldürebilecek kadar zehir verilen Rasputin, daha sonra sırtından vurulmuş, ancak tekrar kendine geldiği gelince 3 el daha ateş edilmişti. Rasputin’in hala yaşadığını gören katilleri, bu kez sopalarla onu dövmüş, daha sonra da donmuş bir nehire atmışlardı. Bu noktadan sonra Rasputin’in öldüğü tahmin ediliyor.
– Fransız terzi Franz Reichelt son icadı olan “Palto-Paraşüt”ü test etmek için Eyfel Kulesi’ne çıktı. İcadı Reichelt’i yarı yolda bırakınca, Fransız terzi ölümüne atlamış oldu.
– 1911 yılında Niagara şelalesinden bir fıçının içinde geçen 2. kişi olma ünvanını alan Bobby Leach, ölüme meydan okuyan gösterileri ile tanınıyordu. Bir gün Leach, Yeni Zellanda’da yürürken bir portakal kabuğuna basarak kaydı ve ayağını kırdı. Daha sonra ayağı kesilse de, doktorlar Leach’i kurtaramadı…
– Meşhur Tenessee’li viski üreticisi Jack Daniel, 1911 yılında bir gün işe erken gelmeye karar verir. Ofisinde kasasını açmaya çalışan Daniel, şifreyi hatırlayamaz, sinirlenir, kasasına bir tekme atar ve parmaklarını yaralar… Bu yaralar bir süre sonra enfeksiyona dönüşerek, Jack Daniel’in ölümüne sebep olur.
– Allan Pinkerton, 1884 yılında bir kaldırımda yürürken kayarak dilini ısırmıştı. Bu talihsiz ısırık daha sonra enfeksiyona dönüştü ve Pinkerton’ın hayatına maloldu.
– Başarılı avukat Clement Vallandigham, 1871 yılında müvekkilinin bir başkasını vurmakla suçlandığı davada, vurulan kişinin kendi kendini vurduğunu ispatlamaya çalışırken yanlışlıkla dolu tabancayı alıp, kendisini vurmuştu. Vallandigham, bu şekilde ölerek müvekkilinin beraat etmesini sağlamıştı.
– İsveç Kralı Adolf Frederick, yemeklere düşkünlüğü ile meşhurdu. Frederick, 1771 yılında, 61 yaşındayken bir öğünde yediği, ıstakoz, lahana turşusu, havyar, lahana çorbası, ringa balığı, şampanya ve tam 14 porsiyon favori tatlısı olan semla yedikten sonra sindirim problemleri sebebiyle ölmüştü.
– 1687 yılında Fransız Kralı 14. Louis huzurunda Te Deum adlı eseri çalan orkestranın şefi Jean-Baptiste Lully, ritme o kadar odaklanmıştı ki, o dönemde orkestra şeflerinin ritm vermek için yere vurdukları çubuğu ayak parmağına bütün gücüyle vurdu, ancak çalmayı durdurmadı. Ayak parmağı kangren olan Lully, parmağın kesilmesine karşı çıkınca hayatını kaybetti.
– Danimarkalı astronom Tycho Brahe, 1601 yılında düzenlenen ve çok uzun süren bir ziyafette çişini tutmak zorunda kalmıştı. (Yemeğin ortasında kalkmak çok kaba bir hareket olarak yorumlanıyordu) Mesanesi gereğinden fazla dolan Brahe, bu sebeple ortaya çıkan enfeksiyon yüzünden hayatını kaybetmişti.
– Avusturyalı Hans Steininger 1.4 metrelik sakalı ile meşhur olmuştu. 1567 yılında Steininger, kasabasında çıkan yangına yardıma giderken yanlışlıkla sakalına takılıp düşerek, boynu kırılarak ölmüştü.
– 8. yüzyılda yaşadığı düşünülen Çinli şair Li Po, Ay’ın, Yangtze Nehri’ndeki yansımasını kucaklamaya çalışırken boğularak ölmüştü.