İçimizde Yalnızlaşıyoruz
Hoş geldin, günaydın, hayırlı sabahlar, gününüz aydın olsun, iyi günler, tünaydın, iyi akşamlar, hayırlı akşamlar, akşamınız hayırlı, iyi geceler, hayırlı geceler, geceniz hayırlı olsun, iyi uykular, tatlı rüyalar, iyi çalışmalar, hayırlı çalışmalar, işiniz rast gitsin, hayırlı olsun, güle güle kullan, hayrını gör, bereketli olsun, bereketini gör, teşekkür ederim, bir şey değil, önemli değil, rica ederim, sağ ol, selamün aleyküm, aleyküm selam, Allah’ ın selamı üzerinize olsun, af edersiniz, özür dilerim, rica etsem, dudaklardaki sıcak bir gülümseme, güle güle…
gibi temenni belirten ve / veya temenninin karşılığı olan sözler ne kadar az söyleniyorsa, ne kadar az duyuluyorsa, ters orantılı olarak birbirimize o kadar hızlı yabancılaşıyoruz demektir. Kendi içimize kapanıyoruz, çevremizde olup bitenleri göz ardı ediyoruz. Kendi ruhumuzda yaşıyoruz, diğer ruhların vücutlarımıza dokunuşlarını görmezden geliyoruz…
Kendi yalnızlığımız içerisinde kayboluyoruz yavaş yavaş, giderek hızlanarak, hızlıca; varsa yoksa kendimiz. En son ne zaman hiç tanımadığınız birisine ortada hiç sebep yokken yukarıdaki sözcüklerden kullandınız, çevrenizden geçip giden insanlara en son ne zaman dikkat ettiniz, çevrenizdeki hiç tanımadığınız bir insanın hareketlerini en son ne zaman anlamaya çalıştınız, en son ne zaman “ben” ‘ i bırakıp, bir başkası için düşündünüz ?
…
Dudaklarınızdaki küçük bir gülümsemenin, gözlerinizdeki sıcak bir bakışın, ses tonunuzda ki samimiyetin veya tam tersi ifadelerin karşınızdaki kişinin tüm hayatını değiştirebileceğinizi aklınızdan çıkarmayın. Hayata yöne veren sizsiniz, yaşam ince ayrıntılarda saklıdır, nefes alıp verirken ayrıntıları atlamayın.